Mobil Sağlık Hizmeti

Mobil sağlık hizmetinden nasıl yararlanabilirsiniz?

Mobil sağlık hizmetinden yararlanmak için öncelikle 6331 sayılı kanun kapsamında OSGB, İSGB veya ÇASMER ile sözleşme yapmanız gerekmektedir. Sözleşme yaptığınız kuruluş size mobil sağlık hizmetini sunacak olan gezici aracın bilgilerini verecektir. Gezici araç size belirlenen tarih ve saatte işyerinize gelecek ve gerekli tüm kontrolleri ve tetkikleri yapacaktır. Sonuçlar elektronik ortamda kaydedilecek ve size rapor olarak sunulacaktır. Mobil sağlık hizmeti, işyerinizin büyüklüğüne, çalışan sayınıza ve ihtiyaç duyduğunuz tetkiklere göre farklı sürelerde tamamlanabilir. Bu süreleri sözleşme yaptığınız kuruluş ile önceden planlayabilirsiniz.
Mobil sağlık hizmeti, işyerlerinin çalışanlarının sağlığını korumak ve iş güvenliğini artırmak için önemli bir hizmettir. Bu hizmetten yararlanarak hem yasal zorunluluklarınızı yerine getirebilir hem de işletmenizin verimliliğini ve karlılığını artırabilirsiniz. Mobil sağlık hizmeti ile çalışanlarınızın sağlığına değer verdiğinizi göstererek onların güvenini ve bağlılığını kazanabilirsiniz.

Odiometri nedir?

Odiometri, işitme kaybının derecesini ve tipini belirlemek için kullanılan bir testtir. Odiometri, kulak zarı, orta kulak, iç kulak ve işitme sinirinin işlevini değerlendirir. Odiometri, işitme kaybının nedenini bulmak ve uygun tedavi planını oluşturmak için önemli bir araçtır.

Akciğer Grafisi nedir?

Akciğer grafisi, göğüsteki organların ve yapıların resimlerini üretmeye yarayan bir görüntüleme testidir. Halk arasında akciğer filmi olarak da bilinir. Kalp veya akciğer hastalığından şüphelenildiğinde istenir. Hızlı ve kolay olduğu için acil tanı ve tedavide yaygın olarak kullanılır. Akciğer grafisi, solunum yollarının, kalbin, akciğerlerin, göğsün ve omurga kemiklerinin görüntülerini oluşturmak için çok küçük dozda iyonlaştırıcı radyasyon kullanır. Siyah beyaz bir görüntü oluşturmak için X ışını verilir. Akciğer dokusu çok az radyasyon emdiği için karanlık; kaburgalar ve omurga çok radyasyon emdiği için beyaz görünür. Akciğer grafisi, akciğerlerde veya çevresinde sıvı veya hava olup olmadığının da belirlenmesinde yararlıdır. Akciğer grafisi çekim teknikleri, hastanın durumuna ve hastalığa bağlı olarak farklılık gösterir. En sık başvurulan yöntem PA akciğer grafisidir. Bu yöntemde hasta göğsünü röntgen tablasına yaslar ve X ışını arkadan öne doğru verilir. Diğer yöntemler arasında AP, lateral, lateral dekübit, lordotik, ekspiryum ve oblik akciğer grafisi vardır. Akciğer grafisi, zatürre, amfizem, KOAH, akciğer kanseri, kistik fibroz gibi akciğer hastalıklarının teşhis ve takibini yapmaya yardımcı olur. Ayrıca kalp yetmezliği, kalp çevresinde sıvı, doğum kusurları, kardiyomiyopati veya kalp kapakçığı problemleri gibi kalp ile ilgili akciğer sorunlarını da gösterebilir. Akciğer grafisi sonucu ve raporu radyoloji uzmanı tarafından yorumlanır ve hastaya veya hekimine verilir.

Solunum fonksiyon testi nedir?

Solunum fonksiyon testi, akciğerlerin ne kadar iyi çalıştığını ölçmek için yapılan bir testtir. Bu test, solunum yolu hastalıklarının tanı ve tedavisinde önemli bir rol oynar. Solunum fonksiyon testi, spirometre adı verilen bir cihazla yapılır. Spirometre, nefes alıp verirken akciğerlerinize giren ve çıkan havanın miktarını ve hızını ölçer. Test sırasında, burnunuza bir klips takılır ve ağzınızdan bir tüpe üflemeniz istenir. Testin süresi ve şekli, doktorunuzun görmek istediği değerlere göre değişir.

Solunum fonksiyon testi neden yapılır?

Solunum fonksiyon testi, akciğerlerinizde bir sorun olup olmadığını anlamak için yapılır. Bu testle, akciğerlerinizin kapasitesi, işlevi ve oksijen taşıma yeteneği değerlendirilir. Solunum fonksiyon testi, aşağıdaki durumlarda yapılabilir:

• Nefes darlığı, öksürük, balgam, hırıltı gibi solunum şikayetleri olanlarda
• Akciğer grafisinde anormal bulguları olanlarda
• Uzun süre sigara içenlerde
• Astım, KOAH, interstisyel akciğer hastalıkları gibi solunum yolu hastalıkları olanlarda
• Solunum yolu hastalıkları için ilaç kullananlarda
• Akciğerleri etkileyebilecek işlerde çalışanlarda
• Genel anestezi altında ameliyat olacaklarda
• Akciğer veya kalp ameliyatı olacaklarda

Solunum fonksiyon testinin sonuçları nelerdir?

Solunum fonksiyon testinin sonuçları, akciğerlerinizin normalden daha iyi veya daha kötü çalıştığını gösterir. Sonuçlar, akciğerlerinizin farklı özelliklerini ifade eden çeşitli değerlerden oluşur. Bu değerlerden bazıları şunlardır:

• FEV1: Bir saniyede çıkardığınız havanın miktarıdır. Bu değer, akciğerlerinizdeki hava yollarının açıklığını gösterir.
• FVC: Tam nefes alıp verirken çıkardığınız havanın miktarıdır. Bu değer, akciğerlerinizin kapasitesini gösterir.
• FEV1/FVC: Bu oran, FEV1'in FVC'ye bölünmesiyle elde edilir. Bu oran, solunum yollarınızın daralma derecesini gösterir.
• PEF: Nefesinizi en hızlı şekilde çıkardığınızda ulaştığınız hava akış hızıdır. Bu değer, soluk alıp vermenizi etkileyen faktörleri gösterir.

Solunum fonksiyon testinin sonuçları normalden düşükse, akciğerlerinizde bir sorun olduğunu gösterir. Bu sorunlar arasında astım, KOAH, bronşit, enfeksiyon, tümör gibi hastalıklar olabilir. Solunum fonksiyon testinin sonuçları normalden yüksekse, akciğerlerinizin normalden daha iyi çalıştığını gösterir. Bu durum genellikle sporculara veya yüksek rakımlarda yaşayanlara özgüdür.

Hemogram testi nedir?

Hemogram testi, kan hücrelerinin sayımı ve oranlarını ölçen bir laboratuvar testidir. Hemogram testi, kırmızı kan hücreleri, beyaz kan hücreleri ve trombositler gibi kan bileşenlerinin miktarını ve kalitesini belirlemek için kullanılır. Hemogram testi, kan hastalıkları, enfeksiyonlar, iltihaplanmalar, kanser, anemi, kanama bozuklukları gibi pek çok durumun tanısında yardımcı olur.

Hemogram testi nasıl yapılır?

Hemogram testi için genellikle kolun iç kısmından alınan bir damar kanı örneği yeterlidir. Kan örneği, özel bir tüpe konularak laboratuvara gönderilir. Laboratuvarda, kan örneği otomatik bir cihazda analiz edilir. Hemogram testinin sonuçları, normal değer aralıkları ile karşılaştırılarak değerlendirilir.

Hemogram testinin sonuçları ne anlama gelir?

Hemogram testinin sonuçları, kan hücrelerinin sayısı ve oranları hakkında bilgi verir. Normal değer aralıkları laboratuvardan laboratuvara değişebilir, ancak genel olarak şu şekildedir:

• Kırmızı kan hücreleri (eritrosit): Erkeklerde 4.5-5.9 milyon/mm3, kadınlarda 4.1-5.1 milyon/mm3
• Beyaz kan hücreleri (lökosit): 4-10 bin/mm3
• Trombositler (platelet): 150-400 bin/mm3
• Hemoglobin: Erkeklerde 13.5-17.5 g/dL, kadınlarda 12-16 g/dL
• Hematokrit: Erkeklerde 40-54%, kadınlarda 36-48%
• Ortalama eritrosit hacmi (MCV): 80-100 fL
• Ortalama eritrosit hemoglobin konsantrasyonu (MCHC): 32-36 g/dL
• Ortalama eritrosit hemoglobin miktarı (MCH): 27-33 pg
• Eritrosit dağılım genişliği (RDW): 11.5-14.5%
• Lökosit formülü: Nötrofil %40-70, Lenfosit %20-50, Monosit %2-10, Eozinofil %1-6, Bazofil %0-2

Hemogram testinin sonuçlarındaki sapmalar, farklı sağlık sorunlarının işareti olabilir. Örneğin:

• Kırmızı kan hücreleri, hemoglobin veya hematokrit düzeyi düşükse anemi (kansızlık) olabilir.
• Kırmızı kan hücreleri, hemoglobin veya hematokrit düzeyi yüksekse polisitemi (kanın koyulaşması) olabilir.
• Beyaz kan hücreleri sayısı düşükse lökopeni (bağışıklık sisteminin zayıflaması) olabilir.
• Beyaz kan hücreleri sayısı yüksekse lökositoz (enfeksiyon, iltihaplanma veya kanser) olabilir.
• Trombosit sayısı düşükse trombositopeni (kanama eğilimi) olabilir.
• Trombosit sayısı yüksekse trombositoz (pıhtılaşma eğilimi) olabilir.

Portör muayenesi nedir?

Portör muayenesi, bir kişinin taşıyıcı olup olmadığını belirlemek için yapılan bir testtir. Taşıyıcı, belirli bir hastalığa neden olan mikroorganizmaları vücudunda bulunduran ancak hastalık belirtileri göstermeyen kişidir. Taşıyıcılar, hastalığı başkalarına bulaştırabilirler.

Portör muayenesi, genellikle kan, idrar, dışkı, tükürük veya burun akıntısı gibi vücut sıvılarından alınan bir örneğin laboratuvarda incelenmesi şeklinde yapılır. Bu örnekte, aranan mikroorganizmanın varlığı veya yokluğu tespit edilir.

Portör muayenesi, bazı durumlarda zorunlu olabilir. Örneğin, tüberküloz, hepatit B, menenjit veya tifo gibi bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemek için sağlık çalışanları, gıda işçileri, okul öğrencileri veya seyahat edenler portör muayenesinden geçmek zorunda olabilirler.

Portör muayenesinin avantajları şunlardır:

• Taşıyıcı olduğunu bilmek, hastalığı başkalarına bulaştırmamak için önlem almayı sağlar.
• Taşıyıcı olduğunu bilmek, hastalığın ilerleyip ilerlemediğini takip etmek için düzenli kontroller yaptırmayı sağlar.
• Taşıyıcı olduğunu bilmek, hastalığın tedavisine başlamak için doktora danışmayı sağlar.

Portör muayenesinin dezavantajları şunlardır:

• Portör muayenesi, bazen yanlış pozitif veya yanlış negatif sonuçlar verebilir. Bu durumda, kişi gerçekte taşıyıcı olmadığı halde taşıyıcı olduğuna inanabilir veya tam tersi olabilir.
• Portör muayenesi, bazen stres, kaygı veya utanç yaratabilir. Kişi, taşıyıcı olduğu için kendini suçlu veya aşağılanmış hissedebilir veya başkalarından ayrımcılık görebilir.
• Portör muayenesi, bazen kişisel hak ve özgürlükleri ihlal edebilir. Kişi, portör muayenesine girmek istemeyebilir veya sonucunu paylaşmak istemeyebilir ancak bunu yapmak zorunda kalabilir.

Tetanoz aşısı nedir?

Tetanoz aşısı, tetanoz hastalığına neden olan **Clostridium tetani** bakterisine karşı vücudun bağışıklık kazanmasını sağlayan bir aşıdır. Tetanoz, toprak, gübre, paslı metal gibi yerlerde bulunan bu bakterinin yaralara bulaşmasıyla ortaya çıkan ve sinir sistemini etkileyen ciddi bir enfeksiyondur. Tetanoz hastalığı, kas spazmları, yutkunma güçlüğü ve solunum yetmezliği gibi belirtilerle seyreder ve ölümcül olabilir. Tetanoz aşısı, bu hastalığı önlemenin en etkili yöntemidir.

Tetanoz aşısı, bebeklikten başlayarak toplam 6 doz şeklinde uygulanır. İlk 3 doz 2 ay arayla, 4. doz 18 ay sonra, 5. doz 4-6 yaş arasında ve 6. doz 11-12 yaş arasında yapılır. Sonrasında her 10 yılda bir tekrarlanması gerekir. Hamilelikte de tetanoz aşısı yapılması hem annenin hem de bebeğin sağlığı için önemlidir.